THIERRY HENTSCH - HAKİKAT YA DA ÖLÜM (İKTİBASLAR)

Batı Anlatı Geleneğinde Ölümsüzlük Arayışı

Eğer bir metin içinde bulunduğu çevre şartlarından aldığı anlam dışında başka bir anlam taşımıyorsa önümüzde cansız bir kadavra yatıyor demektir.

Bir hikâyenin hakikati onun anlam yaratabilme kapasitesine bağlıdır.

İnsanoğlunun kendisiyle ilgili soru sorduğu her yerde felsefe hazır ve nazırdır.
Tektanrıcılık pek çok bakımdan Yunan felsefi idealinin vücut bulmasıdır.
Bu kitabın en önemli amaçlarından birisi Hıristiyanlığın bir hikâyeyi hakikat hikâyesi olarak dayatmasındaki başarısını göstermek olacaktır.

Kâinat ve bizim kâinattaki yerimiz ile ilgili her açıklama zorunlu olarak indirgemecidir. Deneysel bilim ve modern teknik (…) ne kadar verimli olursa olsun, bizim dünyayla olan ilişkimizi daraltır.
Felsefe asla hakikatle Eflatun’un iddia ettiği şekilde ayrıcalıklı ve özel bir ilişki içine girmeyi başaramamıştır.

…medeniyetimiz kurulduğu günden beri yeniden okumayı hiç bırakmamıştır. Rönesans kendisini (…) antik çağın taklitçisi saymıştır. Reform Kitab-ı Mukaddes’in yeniden okunmasıdır.

…geçmişe dönüş başka bir yaklaşım yoluyla gerçekleştirilebilir mi?
Röletivite (…) gelecek zaman okuna önderlik eder.
Gelecek zihnimizdeki varlığını geçmişe borçludur; gelecek daima gelmesi beklenende konumlandırılır.
Geçmiş ve şimdiki an bizlerin vasıtası gelecek ise amacıdır. Bu nedenle bizler aslında hiçbir zaman gerçekten yaşamayız ve fakat yaşamayı umut ederiz. (s. 36-37)

İnsanoğlunun (…) kendi geçmişinde aradığı anlam, bir defa da hemen tüketilmek için verilen bir ürün olmaktan ziyade, sürekli olarak üzerinde yeniden çalışan ve her daim yeniden keşfeden bir şeydir.

…medeniyet, tıpkı bir ferdin hayatı gibi, sürekli olarak yeniden ele alınıp yeniden okunmadıkça hiçbir kıymeti olmayan ve konuşamayan bir hikâyeden başka bir şey değildir.

Valéry Birinci Dünya Savaşından sonra şu gözlemi yapmıştır: “Artık biliyoruz ki, medeniyetler ölümlüyüz.”
…bu meşhur söz, tehlikenin gerçek mahiyetini (…) gizlemektedir.
Çünkü hepimiz fert ve toplum olarak zaten ölüme mahkûm edildiğimizi biliyoruz. Asıl tehlike hiç yaşamamış olmakta.
Düşüş bizim kaderimizdir.

Hegel; “Ruh kendi hakikatine ancak kendisini mutlak parçalanmışlık durumunda bulduğu anda ulaşabilir.”

Kendimizi hem başkasındaki ve hem de kendi içimizdeki yabancıya açmak, günümüzde medeniyetimiz adına yapılması en zor ve aynı zamanda da en gerekli ahlaki zorunluluktur.

Ölümsüzlük ve Hayat

Odysseus hayatı, Akhilleus ise ölümsüzlüğü seçer.

Destan temel karakterlerinin süreklilik ve tutarlılık göstermelerini istemektedir; bu özellikler ise destanın kalıcılığının şartlarıdır.

(Odysseia)
…hiçbir şey yeryüzünden ve onun ışığından daha kıymetli değildir.

Akhilleus, öleceğini bilir. Bu onun şan ve şöhret adına ödemeyi kabullendiği bedeldir.
…ölüme yönelmek suretiyle ölümsüzlüğü seçiyor.

Homeros dünyasının kahramanları son derece ahlaksızdır.
…kahraman kendi aşırılıklarının cezasını ilk önce kendisi çekecektir.

Odysseia, macera romanının ilk örneği…

Aeneas
Aeneas bizi sıkar,
Onun belirleyici vasfı (…) dindarlığıdır.

Odysseus sadece kendisi ve kendi vatanıyla alakalıdır.
Aeneas ise sürekli olarak kendi ozanının planını gerçekleştirmekle ve gelecek kuşaklar için işaret direkleri dikmekle meşguldür.

Vergilius, eserini tamamlayamadan ölmüş ve hasta yatağında bu eserin yok edilmesi için yalvarmıştır.
Vergilius Roma’ya (…) emperyal ideolojiye ve imparatorluğun istilalarına mitsel bir meşruiyet zemini sağlamaya çalışmıştır.
Bu anlamda Aeneas siyasi ideolojinin doğumunu müjdeler. (s. 90)

…zamanın gitmesi gereken belirli bir istikameti ve insanlığın da nihai olarak birleşme hedefi vardır. Vergilius’un korktuğu şey bu birleşme hayalinin bir canavara dönüşmesi ihtimalidir. İnsanlar kendilerini bu hedefin gerektirdiği inançlılık düzeyine çıkarmaya muvaffak olamayacaklardır. Bunun yerine insanlar amaçsız bir tekrar çarkında dönüp durmaya devam edeceklerdir. (s. 94)

Aeneas’ın tüm fedakârlıkları da bir hiç uğrunadır.

İnsanlık insanoğlu için gereğinden fazla yüce olan bir entelektüel ve ahlaki erdemlilik bedelini ödemediği sürece bilinçlilik olarak ayağa kalkamayacaktır.

Gılgamış…insanın kalbinde yatan ne kozmogoni ne de teogonidir; orada yalnızca karakterlerin büyüklükleri ve devasa başarılarıyla muhteşem görünümüyle insanın durumu anlatılmaktadır.

Gılgamış, kendi ölümü fikrini kabullenemez ve sonsuz hayatı araştırmak üzere yollara düşer.

Diğerini öldürmek mutlak anlamda hiçbir amaca hizmet etmez.
Onların (öldürenlerin) kurum ve gösteriş içinde savurdukları (…) kötülük aslında yenilmez bir biçimde kendi içlerinde durmaktadır.

Tehlike hayatın bedelidir. Hayat ancak riske atıldığında yaşamaya değer,

Eski AhitTora (…) anlamı sadece şeriat olmayıp aynı zamanda öğreti ve doktrin anlamlarını da taşır.

Hitabet gücü tek başına bir lider ortaya çıkaramaz.

YHVH kelimesi ifade edilemez ve tamamıyla tarifsizdir.
Bunun anlamı onun isminin asla ağza alınmaması gerektiği ve bu ismin istisnai durumlar dışında telaffuz edilemez olduğudur.

Bu nedenle ona başka adlar verilmiştir: Adonay (Rabb) ya da El-Çaday (Dağların Tanrısı) gibi…
Tanrının ismine sahip olmak yasaklanmıştır.

Tanrı kelimesi Tora’nın bütün okumalarında anlaşılmazlıkları daha da gölgelemiştir.

YHVH, Jabés’nin mükemmel formülüyle “boşluğun mecazı” ise bu boşluğun kabul edilemez oluşundadır. (s. 131)

Bizler görülenin gelip geçici güvenliğine, duyulabilir olana ve onların çok çeşitli nesnelerine bağlı olmaya devam ettiğimiz sürece, ne yokluğu göğüslemek için bir girişimde bulunabilir ne de kendi kanunumuzu uygulayabiliriz.

Tora’nın beş kitabından ilki veciz bir şekilde dünyanın yaratılışından Yusuf’un ölümüne kadar uzanan muazzam bir zaman dilimini kuşatır.
İsrail adını Yakub’un melekle dövüşmesinden almış…

Tekvin’in çarpıcı özelliği vecizliğidir.

İsyankârlık ya da hata insanla birlikte doğar.

Tanrı da kendi yaratığının neleri yapmaya kadir olduğu konusunda bilinçsiz olamaz.
Mahlûkatının bir kısmının onu aldattığı açıkça ortadadır. Bu eksik olan unsur olmaksızın hata ve ihlal fikirleri ve asli günah teorisi çökecektir. (s. 135)

“…iyiliği ve kötülüğü bilme ağacından yemeyeceksin”

O bilgi eczasıdır.
Bilgi masumiyetle uyumsuzluk halindedir.

Hem meyveyi hem de bilgiyi – ısırma eylemi beraberinde acı ve düşkırıklığı getirir. Yine de bu büyük bela başlarına gelmemiş olsaydı, Eden halkı hiçbir zaman insan olamayacak, hiçbir zaman çoğalamayacak ve asla yeniden yaratılamayacaktı.

Tanrı’nın (…) Habil’in takdimesini kabul etmesi ve Kabil’inkini ise küçük görmesi kardeş katlinin ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Kabil’i öldürecek kimseden yedi defa şiddetli intikam alacağını vadederek Habil’in intikamının alınmasını engeller.

İlahi ceza insanlara Tanrı adına ya da şeriat adına öldürme yetkisi vermez.

Burada sorumluluk kendisiyle ilgilensin diye Tanrı’yı inşa eden insanın omuzlarındadır.

Aklın kendi sınırlarının farkına vardığı noktada gelenek devreye girer.
…bu noktadan öteye geçildiği zaman, tuh Yunanlıların en çok nefret ettikleri şey olan aşırılıklara (hubris) doğru yelken açar. Bu geleneği kendisine uygun hale getirmek için yeniden şekillendirilen mitoloji, aklın tahayyül etmeye çalıştığı bilinemezi şiirsel ve olağanüstü bir dille canlandırır.

Nietzsche, tanımlanan doğurulan her şeyin yokolmaya yazgılı olduğunu söyler; kalıcı varlık iddiasında bulunabilen tek şey belirsiz olandır.

İnsanoğlu bilme ve anlama arzusundan hiçbir zaman kaçamayacaktır ve bu tatmin edilemez arzu onu felakete sürükleyecektir. Her şeyin ötesinde bilgi ölümün kesinliğidir; bu da tahammül edilemez bir farkındalıktır.

Klasik Yunan TrajedileriHakikatin ışıkla herhangi bir bağlantısı yoktur; gözle görülemez. Varlıkların parlaklığı ile başı dönmemiş kör kimse bu gerçeği herkesten daha iyi bilir.

Genel olarak Yunan kadını bir nesnedir.
Ortak ataları Pandora gibi talihsizlik ve kötülük objesidir.
Antigone bu duruma bir istisnadır ve (…) Yunan trajesidindeki en yüce ve asil figürlerden biri olarak cesaret ve adalet sembolüdür.

Bilgi, insanın felaketidir.
İnsan kendi kötülüğünde haz bulabilen trajik bir canlıdır.

Platon’un Şölen’iDiyalog formunda ifade edilen hikâyenin amacı saptırmaktır.

…bilme bir madde değildir ne de onun aktarılması mümkündür.
Aktarmadan çok uyanıştan bahsetmek daha uygundur. Sokrates sürekli olarak (…) annesinin mesleğinden başka hiçbir meslek icra etmemiş olma iddiasını da asla taşımamıştır.
Sokrates (…) ruhları doğuran ebedir.
Bu hakikat olumsuz bir hakikattir.
…filozof bilme arzusuna yer açabilmek için onları bildiklerini sandıkları şeylerden kurtarır.

Dünyanın mutlak hakikati güzelliktir ve ona ulaşmanın en emin yolu düşüncedir. Buna göre ancak bedenin sonu gelmez ihtiyaçlarına bağlı olan düşünce zayıftır.

Hakikat sözle ifade edilemez, yazılı olarak ifadesi ise daha da imkânsızdır, ancak diyaloğun belirsizlikleri ve sahne yönetimi vasıtasıyla hakikatin parıltısını ortaya çıkarmak mümkündür.

Var olanı oluşturan şeyler nelerdir? Varlığın mahiyeti nedir?
Bu ve benzeri sorular (…) pre-Sokratik filozofların meşgul oldukları konuları oluşturur.
Sokrates, tabiat bilgisine ulaşmaya çalışmak yerine insan durumunu irdeler. Sokrates, insanın bildiğine inandığı şeyleri bilmediği gibi, kendisini bile tanımadığı sonucuna ulaşır.
Böylece bilgiye giden yolda atılacak ilk adımın kendimizi yanlış bilgilerden kurtarmamız olacağı neticesine ulaşılır. (s. 233)

İncil
Ölümün yenilebilmesi için inananın Hakikati kabullenmesi şarttır.

Aziz Augustinusİnanan pekâlâ hakikate dokunmuş olabilir fakat bu onun hakikate kalıcı bir meta olarak sahip olacağı anlamına gelmez.
Tanrı ve hakikatin varlığı kesindir fakat onların bilinmezlikleri bütündür ve hiçbir şekilde bozulmaz.

Sırrına erilemez hakikat bizi sonsuz küçüklüğümüzle yüzleştirir.
Kemal ancak Tanrı’ya mahsustur, insan bu kemalden ancak vekâleten pay alabilir ve noksanlığa mahkûm olarak kalmaya devam eder.

Modern insan Tanrı’dan bekleyemediği şeyleri artık kendi girişimlerinden umar hale gelmiştir.

Roland DestanıRoland, İspanya’daki Reconquista’nın ruhunu yansıtır ve daha sonraki Haçlı Seferlerinin de habercisidir.

Destan, Haçlıları (…) Tanrının rızasından çok macera ve ülkeler fethetmek adına okunmuştur.

Kelt Efsaneleri, Kral Arthur, Merlin, Perceval vs…

Dante

Rabelais / Pantagruel

Don Quijote
Kahramanın şöhreti hikâyesini gölgede bırakmıştır.

Hamlet

Descartes

---
Türkçeleştiren: Bilal Baş
İz Yayınları
2010

Yorumlar

Müfîd Ne Demektir?

İfâde eden, meramı güzel anlatan. Mânalı, mânidâr. Faydalı, faydayı mucib olan. Mütâlâsından istifade olunan.