SİYER OKUMANIN ÖNEMİ
Uluslararası bir yarışmaya katılacak bir jimnastik ekibi için aylar öncesinden başlatılan çalışmalara çağrılan 100 jimnastikçi, aynı imkânlara, aynı sağlığa, aynı çalışma ve kazanma hırsına sahip görünüyorlardı. Ancak kamp sonrasında, ekibe bunlardan 10 tanesi seçildi. İstenen hareketleri bu 10 kişi yapabiliyor, diğerleri istenen başarı düzeyini gösteremiyorlardı.
Fizik şartları bakımından aynı seviyede görünen bu yarışmacılar arasındaki temel farklılık neydi? Yetenek dediğimiz şey nasıl bir şey? Jimnastikte, gerekli bedensel özelliklerle birlikte, yapılacak hareketin mükemmel olabilmesi için, ilkin o hareketin, kişinin “zihninde teşekkül etmesi” gerekmektedir. Bu teşekkül ediş, bu görüntü ne kadar mükemmel olursa, hareket de o derece mükemmel şekilde yapılabilmektedir.
Yığınlar için de durum bundan farklı değil. İnsanlar, zihinlerinde kimleri canlandırıyor, zihinlerinde kimler örnek insan olarak teşekkül ediyorsa, onlara benzemeye çalışacaklardır. Bu örneğin belirmesi için de kişinin o örnekle sık sık karşılaşması, onun zihne taşınması gerekmektedir. Toplumun kişiye model olarak benimsettiği kişiler veya kişinin sık sık ve etkin şekilde karşılaştığı modeller hangileri.. Özellikle yetişme çağındaki insan kimlere hayranlık duyuyor, kimlere benzemeye çalışıyor? Film yıldızları, önemli iş adamları, başarılı yöneticiler, televizyon veya radyo sunucuları ve politikacılar.. Oysa bunlar şişirilen bir takım hayâllere boş tahminler sağlayan, manevi özelliklerden yoksun kişilerdir. Bu kişilerin bizzat kendileri değil, ama basın organları tarafından kabartılan kişilikleri, hayatları ruhsal değerlerden uzaktır.
İnsanımıza kimleri model olarak sunuyoruz?
Bunların Peygamber Efendimiz’e nispetleri nedir?
İslâmiyet, Peygamber Efendimiz’in hayatından başka bir şey değildir. Ona benzemek, o ne yaptıysa yapmak, o ne emretti ise onu yapmak ve yasaklarından uzak durmak. Bunu gerçekleştirmek için ise Peygamberimiz’in zihinlerde teşekkül etmesi ve bu görüntünün tek taklit merkezi olarak devamlı olması, tek denetleyicisi olarak kaybolmaması...
Bize sürekli olarak onu göstermiyorlarsa, biz sürekli olarak onunla olalım. Onu anlatan makbul siyer kitapları okumak ve yaygınlaştırmak, yapılacakların, diğer modellerden kaçmanın en kestirme yolu…
Uluslararası bir yarışmaya katılacak bir jimnastik ekibi için aylar öncesinden başlatılan çalışmalara çağrılan 100 jimnastikçi, aynı imkânlara, aynı sağlığa, aynı çalışma ve kazanma hırsına sahip görünüyorlardı. Ancak kamp sonrasında, ekibe bunlardan 10 tanesi seçildi. İstenen hareketleri bu 10 kişi yapabiliyor, diğerleri istenen başarı düzeyini gösteremiyorlardı.
Fizik şartları bakımından aynı seviyede görünen bu yarışmacılar arasındaki temel farklılık neydi? Yetenek dediğimiz şey nasıl bir şey? Jimnastikte, gerekli bedensel özelliklerle birlikte, yapılacak hareketin mükemmel olabilmesi için, ilkin o hareketin, kişinin “zihninde teşekkül etmesi” gerekmektedir. Bu teşekkül ediş, bu görüntü ne kadar mükemmel olursa, hareket de o derece mükemmel şekilde yapılabilmektedir.
Yığınlar için de durum bundan farklı değil. İnsanlar, zihinlerinde kimleri canlandırıyor, zihinlerinde kimler örnek insan olarak teşekkül ediyorsa, onlara benzemeye çalışacaklardır. Bu örneğin belirmesi için de kişinin o örnekle sık sık karşılaşması, onun zihne taşınması gerekmektedir. Toplumun kişiye model olarak benimsettiği kişiler veya kişinin sık sık ve etkin şekilde karşılaştığı modeller hangileri.. Özellikle yetişme çağındaki insan kimlere hayranlık duyuyor, kimlere benzemeye çalışıyor? Film yıldızları, önemli iş adamları, başarılı yöneticiler, televizyon veya radyo sunucuları ve politikacılar.. Oysa bunlar şişirilen bir takım hayâllere boş tahminler sağlayan, manevi özelliklerden yoksun kişilerdir. Bu kişilerin bizzat kendileri değil, ama basın organları tarafından kabartılan kişilikleri, hayatları ruhsal değerlerden uzaktır.
Zihinde teşekkül eden modeller bunlar olunca, yetişme çağındaki insanların değersiz amaçlar peşinde koşuşlarına bakarak onları küçümsemek, horlamak yararsız olacaktır. Kendilerine sunulan örneklere benzemekten başka ne yapabilirler?!
Mısırlı yazar Necip el-Kiylanî’nin Türkistan Geceleri adlı romanında, Batı Türkistan’dan sonra Doğu Türkistan’ın, komünist Çin tarafından nasıl işgal edilip parçalandığı anlatılıyor. İlk aşamada işgal edilen bu Müslüman topraklarda, Çinliler, bazı yasal zorbalıklarla Müslüman Türkistan halkını planlı bir şekilde benliğinden koparmaya çalışırlar. Buralara Çinli göçmenler getirilecek ve bir Çinli, Müslüman bir kıza talip olduğu zaman, yeni yasa gereği, Müslüman buna “evet” diyecek.
Mısırlı yazar Necip el-Kiylanî’nin Türkistan Geceleri adlı romanında, Batı Türkistan’dan sonra Doğu Türkistan’ın, komünist Çin tarafından nasıl işgal edilip parçalandığı anlatılıyor. İlk aşamada işgal edilen bu Müslüman topraklarda, Çinliler, bazı yasal zorbalıklarla Müslüman Türkistan halkını planlı bir şekilde benliğinden koparmaya çalışırlar. Buralara Çinli göçmenler getirilecek ve bir Çinli, Müslüman bir kıza talip olduğu zaman, yeni yasa gereği, Müslüman buna “evet” diyecek.
Bu yasanın uygulamaya konması ile Müslümanlar isyan ederek silaha sarılırlar. Dağlara çekilirler ve verdikleri savaşlarla Çinlileri perişan eder, önemli miktarda silah, cephane vesaire ganimet alırlar. Zafere ulaşmalarına da pek az kalmıştır. Savaşın başlangıcında Müslümanlarla ortak hareket etmeyi teklif eden ancak “kötü niyetleri” bilindiği için reddedilen Ruslar, bu defa Çinlilerle anlaşarak Doğu Türkistan’a girerler. Böylece iki komünist ülkenin kıskacına giren Müslümanlar zor durumda kalır.
Yerleşim merkezlerindeki halk birlik halindeki Rusların ve Çinlilerin kontrolüne girer. Direnen Müslüman güçlerin ise şehirlerle irtibatı azalır. İşte bu aşamada çarpışan Müslümanların düşmanı ikiden / Ruslar ve Çinliler / üçe çıkar. Ruslar yoğun bir propagandaya girişir, konferanslar, el ilanları, duvar ilanları, gazetelerle, Müslüman insanların, özellikle yetişme çağındaki gençlerin kafalarındaki “modeli” değiştirmeye başlarlar.
Irk ve namuslarını, topraklarını ve dinlerini Rus ve Çinli katillere karşı, (400 milyona karşı, sadece 18 milyonla) ve yetersiz silahlarla korumaya çalışan ve bunu sadece Allah nezdinde suçlu duruma düşmemek için, Allah’ın emirlerine uymak kastıyla, şehid olmayı göze alarak yürüten insanlar, bu defa, olayları sınıf çatışması şeklinde yorumlamaya başlayan, kafalarındaki Peygamber modeli silinip, yerine Marksist liderler ikame edilen kendi evlatlarına karşı da yürütmek zorunda kalırlar.
Irk ve namuslarını, topraklarını ve dinlerini Rus ve Çinli katillere karşı, (400 milyona karşı, sadece 18 milyonla) ve yetersiz silahlarla korumaya çalışan ve bunu sadece Allah nezdinde suçlu duruma düşmemek için, Allah’ın emirlerine uymak kastıyla, şehid olmayı göze alarak yürüten insanlar, bu defa, olayları sınıf çatışması şeklinde yorumlamaya başlayan, kafalarındaki Peygamber modeli silinip, yerine Marksist liderler ikame edilen kendi evlatlarına karşı da yürütmek zorunda kalırlar.
İnsanımıza kimleri model olarak sunuyoruz?
Bunların Peygamber Efendimiz’e nispetleri nedir?
İslâmiyet, Peygamber Efendimiz’in hayatından başka bir şey değildir. Ona benzemek, o ne yaptıysa yapmak, o ne emretti ise onu yapmak ve yasaklarından uzak durmak. Bunu gerçekleştirmek için ise Peygamberimiz’in zihinlerde teşekkül etmesi ve bu görüntünün tek taklit merkezi olarak devamlı olması, tek denetleyicisi olarak kaybolmaması...
Bize sürekli olarak onu göstermiyorlarsa, biz sürekli olarak onunla olalım. Onu anlatan makbul siyer kitapları okumak ve yaygınlaştırmak, yapılacakların, diğer modellerden kaçmanın en kestirme yolu…