Türk Felsefesinin imkânının araştırıldığı bu eser, aslında memleket gerçeğini felsefece ele almaya çalışmak, onu halis tefekkürün gündemine getirebilmek, halis tefekkürle bu gerçekliği ele almaya gayret etmek çabasının bir ürünüdür. Bir anlamda saf talep ile toplumun ve insanın reşit kılınmasına doğru, kemale doğru bir seyir yaratmaya, yani bir iyilik ortamı, bir ihlas ortamı, bir irfan ortamı yaratmaya ve buna mecbur olduğumuzu idrak etmeye davettir. Bu idrakte felsefenin önemli bir rolü olduğu inancıyla ve umuduyla hareket edilmiştir. Bu umut üzerinden de felsefenin anlaşılması, felsefenin ihya edilmesi, ayağa kaldırılması, saygı duyulan bir etkinlik olarak temellendirilmesine, bu temellendirme üzerinden de kendi gerçekliğimizin şuuruna varılmasına duyulan ihtiyaca dikkat çekilmektedir.Bu ihtiyacın nasıl giderileceği ve bu ihtiyacı giderirken de bunu gelenekli başarılar alanına nasıl dönüştüreceğimizi tam olarak bilememekten kaynaklanan bunalıma bir çözüm önerisi olarak düşünülen bu projede felsefeyi talep ederken neyi talep etmiş olduğumuz, felsefi bir ortam yaratmak ihtiyacını hissederken bunun yolunun, yönteminin ne olduğu soruşturulmaktadır.
Felsefileşmiş bir medeniyete doğru yönelmenin, gelenekli bir Türk Felsefesi oluşturulması için çabalamanın ve felsefeyle hemhal olmuş bir toplum idealinin aranması,felsefenin bir ihtiyaç olarak belirmiş olması aziz bir fark ediş olarak görülmelidir.
Türk Felsefesinin imkânının ve ufkunun araştırıldığı bu eser, yeni bir medeniyet hamlesi yapabilmek için yeni bir bilinç ve dikkate ihtiyacımız olduğunu ortaya koymaktadır. Hiçbir medeniyet felsefi düşünceden mahrum olarak kendisini var etmiş değildir. Günümüz dünyasında ihtiyaç duyulan medeniyet tasavvuru veya felsefileşmiş bir medeniyet seviyesi de felsefenin yardımı ile geliştirilebilecek olan eleştirel bir öz bilinçle oluşturulabilir. Zira felsefe, içinden çıktığı kültürün en yüksek bilinci hükmündedir. Bir Türk felsefe hayatına veya bir Türk felsefesine sahip olmak, kültürel sürekliliğin ve yaratıcılığın teminatıdır. Türk felsefesi ve Türk medeniyeti birbirlerine yaslanan ve birbirlerinden olabildiğince beslenen iki alandır.
Bu eserde ülkemizin önde gelen ve Türk düşüncesi ile yakından ilgilenen felsefeci akademisyenleri, felsefe ile kendi gerçekliğimizi nasıl anlayıp yorumlayabileceğimizi büyük bir hassasiyetle ortaya koymakta, felsefileşmiş bir medeniyet tasavvurunun imkân ve şartlarını araştırmaktadırlar. Ortak noktaları Türk düşüncesinin sorunları ve oluşturulması olan düşünürlerimiz, kendi özel ilgi alanlarından hareketle çok sesli, çok boyutlu, yeni ve özgün cevaplar üreterek, felsefe kültürüne nasıl katılacağımız hususunda örnekler sergilemişlerdir. Medeniyet kurucu insanlık başarılarının; etik, estetik ve metafizik değerlerin bir bütün halinde düşünülmesi ihtiyacını tespit etmişlerdir. Böylece bir yandan felsefi etkinliğin bir dil ve kültür ortamından hareketle gerçekleştirileceğini göstermişler, bir yandan da evrensele yönelmenin ve onunla bütünleşmenin örneklerini ortaya koymuşlardır.
Türkiye’de felsefe okuyan, felsefe kültürü edinmek isteyen, felsefenin bilimle, sanatla, maneviyatla ilişkileri üzerine düşünen herkes için bir başvuru kaynağı olabilecek olan elinizdeki bu eser, hem günümüzü anlamak hem de geleceği tahayyül etmek için bir hareket noktası olarak okunabilir. Felsefenin kendi tarihimizden, dilimizden,kültürümüzden ve gerçekliğimizden kopuk, yabancı bir entelektüel uğraş olmadığını, aksine milli varoluşumuz için gerekli bir bilinç düzeyi olduğunu gösteren bu çalışma ayrıca felsefenin ne olduğu, felsefi soruların ve sorgulamaların nasıl cevaplandırıldığı ve temellendirildiği hususunda da okuyucusuna bir felsefi yöntem örneği de sunmaktadır.
Felsefileşmiş bir medeniyete doğru yönelmenin, gelenekli bir Türk Felsefesi oluşturulması için çabalamanın ve felsefeyle hemhal olmuş bir toplum idealinin aranması,felsefenin bir ihtiyaç olarak belirmiş olması aziz bir fark ediş olarak görülmelidir.
Türk Felsefesinin imkânının ve ufkunun araştırıldığı bu eser, yeni bir medeniyet hamlesi yapabilmek için yeni bir bilinç ve dikkate ihtiyacımız olduğunu ortaya koymaktadır. Hiçbir medeniyet felsefi düşünceden mahrum olarak kendisini var etmiş değildir. Günümüz dünyasında ihtiyaç duyulan medeniyet tasavvuru veya felsefileşmiş bir medeniyet seviyesi de felsefenin yardımı ile geliştirilebilecek olan eleştirel bir öz bilinçle oluşturulabilir. Zira felsefe, içinden çıktığı kültürün en yüksek bilinci hükmündedir. Bir Türk felsefe hayatına veya bir Türk felsefesine sahip olmak, kültürel sürekliliğin ve yaratıcılığın teminatıdır. Türk felsefesi ve Türk medeniyeti birbirlerine yaslanan ve birbirlerinden olabildiğince beslenen iki alandır.
Bu eserde ülkemizin önde gelen ve Türk düşüncesi ile yakından ilgilenen felsefeci akademisyenleri, felsefe ile kendi gerçekliğimizi nasıl anlayıp yorumlayabileceğimizi büyük bir hassasiyetle ortaya koymakta, felsefileşmiş bir medeniyet tasavvurunun imkân ve şartlarını araştırmaktadırlar. Ortak noktaları Türk düşüncesinin sorunları ve oluşturulması olan düşünürlerimiz, kendi özel ilgi alanlarından hareketle çok sesli, çok boyutlu, yeni ve özgün cevaplar üreterek, felsefe kültürüne nasıl katılacağımız hususunda örnekler sergilemişlerdir. Medeniyet kurucu insanlık başarılarının; etik, estetik ve metafizik değerlerin bir bütün halinde düşünülmesi ihtiyacını tespit etmişlerdir. Böylece bir yandan felsefi etkinliğin bir dil ve kültür ortamından hareketle gerçekleştirileceğini göstermişler, bir yandan da evrensele yönelmenin ve onunla bütünleşmenin örneklerini ortaya koymuşlardır.
Türkiye’de felsefe okuyan, felsefe kültürü edinmek isteyen, felsefenin bilimle, sanatla, maneviyatla ilişkileri üzerine düşünen herkes için bir başvuru kaynağı olabilecek olan elinizdeki bu eser, hem günümüzü anlamak hem de geleceği tahayyül etmek için bir hareket noktası olarak okunabilir. Felsefenin kendi tarihimizden, dilimizden,kültürümüzden ve gerçekliğimizden kopuk, yabancı bir entelektüel uğraş olmadığını, aksine milli varoluşumuz için gerekli bir bilinç düzeyi olduğunu gösteren bu çalışma ayrıca felsefenin ne olduğu, felsefi soruların ve sorgulamaların nasıl cevaplandırıldığı ve temellendirildiği hususunda da okuyucusuna bir felsefi yöntem örneği de sunmaktadır.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumunuz alınmıştır. Teşekkür ederiz.