UTİLİTAS, FİRMİTAS, VENUSTAS!* - FİLOZOF MİMAR VİTRUVİUS’UN ÖLÜMSÜZ ESERİ “MİMARLIK ÜZERİNE” - BURHANEDDİN KANLIOĞLU
*İŞLEVSELLİK, SAĞLAMLIK, ESTETİK
FİLOZOF MİMAR VİTRUVİUS’UN ÖLÜMSÜZ ESERİ “MİMARLIK ÜZERİNE” - BURHANEDDİN KANLIOĞLU
Eğer mimariyle ilgileniyorsanız, bir de konunun derinliklerine inme ve tarihsel boyutu hakkında malumata sahip olmak isterseniz (niyetindeyseniz), üstün körü bir araştırmayla bile gözünüze çarpacak ilk isimlerden biri şüphesiz Vitruvius olacaktır. Birçok yerde onun ismine ve Mimarlık Üzerine ismiyle edisyon edilmiş on kitabına değinildiğine şahitlik edeceksiniz. Bu hakkıyla normaldir, zira milattan önce yaşamış filozof-mimar, bildiğimiz kadarıyla, felsefi, kültürel ve teknik açıdan mimarlık ve mühendislik üzerine yazılmış ilk sistematik eserin müellifidir.
Birçoklarına göre Romalı bu mimar ve onun bu ölümsüz eseri, kendisinden 1400 yıl sonra vücut bulan Rönesans’ın en temel kaynaklarından biridir. – Leonardo da Vinci’nin Meşhur "Vitruvius’un Adamı" çizimleri bu iddiayı destekler. Bugün hala batı mimari estetiğinin temel değerleri birçoklarına göre ilk kez Vitruvius tarafından temellendirilmiş ve hakkıyla metne dökülmüştür. Ve hatta kitabı bitirdiğinizde büyük bir iyimserlikle Roma’nın bir kent olarak neden bir açık hava müzesi olduğuna ve Rönesans’ın neden İtalya’dan doğmuş olabileceğine dair olumlu ön yargılara sahip olabilirsiniz.
Günümüzde modern dünyanın şehirleşmelerinin ve mimari yapılarının etkisi herkesçe büyük bir hevesle tartışılırken, bu kitap vesilesiyle mimari ile dışarıdan ilgilenen bir göz olarak kitabı okuduğunuzda, tartışmalara 2000 yıl öncesinden hakiki bir ses olarak Vitruvius’un katılmasını isteyeceğinizden emin olabilirsiniz.
Vitruvius’a göre bir ülke iyi bir mimari yapı ve görünüme sahip olmak istiyorsa, en başta “iyi” mimarlara sahip olmalıdır. Bunun da yolunun temelde, mimarlık eğitiminden geçtiğini vurgular ve bu sebeple eserinin 10 Kitap'ın ilki mimarlık eğitimi bahsi ile başlar. Vitruvius’a göre bir mimar sadece teknik ilimleri değil, bu teknik ilimlerin yanında aynı zamanda ve aynı yoğunlukta, edebiyat, hukuk, müzik ve felsefe - hususen Ahlak Felsefesi ve Doğa Felsefesi - dersleri tahsil etmelidir.
Mimari, Felsefe ve Diğerleri
Genel çerçevede, Vitruvius’a göre bir mimar genel bir entelektüel çerçeveye hakkıyla sahip ve ahlaklı olmalı. Onun ahlak ve faziletli olma üzerine kitabının birçok yerinde yaptığı vurgu ise dikkate değer. "Mimar nasıl olmalıdır?" sorusuna cevap veren Vitruvius, yapıların nasıl olması gerektiğine dair düşünceleriyle devam ediyor, Çiğdem Dürüşken hocanın da işaret ettiği üzere yapılar hakkındaki temel hususlar şöyle:
Yalın, Doğal, Akılcı ve Kesin İlkeler
Vitruvius’a göre bir mimari yapı üç temel unsura sahip olmalı: Utilitas, Firmitas, Venustas. Yani, işlevsellik, sağlamlık ve estetik. Bugün muhtemelen mimarlık fakültelerinin, ilk derslerinde öğrencilerine öğretmeye çalıştığını umduğumuz bu temel unsurların, ilk kez yazılı olarak
Vitruvius’un kitabında dillendirilmiş olması elbette ki mühim. Ve fakat daha önemli olanı Çiğdem hanımın başka bir pasajda vurguladığı Vitruvius’un mimarlığa “Roma’lı bir bakış açısıyla zihnindeki her bina yalın, doğal, akılcı ve kesin ilkelere dayanan çizgiler taşır.” ifadesidir. Bu üç temel unsurun en temel kaynaklarından biri de o “Romalı bir bakış açısına sahip olmaktan” geçiyor. Bu ifadeden anlıyoruz ki Vitruvius’u ve eserlerini doğuran bir altyapı, alan ve gerçek var.
Otobiyografik ayrıntılar da taşıyan bu 10 kitap Vitruvius’un insani yönleri hakkında da ilgi çekici ayrıntılar sunuyor. Kendisini “Genel kültürün pınarlarından içmiş bir mimar.” olarak tanımlayan Vitruvius, bir mimar olarak yazılı bir eserin, taş bir yapıdan daha kalıcı olabileceğini bize gösteriyor. Kitaplarından anladığımız üzere; O yunan yazılı kültürüne hayran ve yazılı eserlerle ölümsüzleşebileceğini idrak etmiş biri. Dramatik bir şekilde bu kitabı yazma saiklerinden birinin de “eseriyle ölümsüzleşmek” olduğu muhakkak. Bunu birçok yerde vurguluyor. Bunda bir mimar, hatta bir saray mimarı olmasına rağmen saray için çalıştığı sırada daha çok savaş mühendisliği yapması ve Roma’da adının ihtişamını taşıyacak mimarlığını yaptığı önemli bir eserinin bulunmamış olması, Vitruvius’un ne kadar öngörü sahibi zeki bir adam olduğunu fazlasıyla kanıtlıyor.
Vitruvius’un bir diğer önemli yanını es geçmemek gerekir; o bütün bu kitaplarıyla geleceğe iz bırakan ve bir alanda yazılı ilk kurucu eseri bıraktığının farkında olan bir insan olarak açıkça bir intihale düşmez. Yazdığı bütün temel bilgilerin kaynağını- ki bu kaynak muhtemelen Klasik Grek Eserlerindendir, açıkça belirtir ve bu eserlere hayranlığını gizlemez. O bir mimar olarak ahlaklılığı savunurken, verdiği yazılı eserin müellifi olarak da bu tavrından vazgeçmez.
O belki mimari eserleriyle değil ama ahlaki duruşuyla mimarlık üzerine yazdığı bu derin kitapla, Latince mimarlık terimlerinin ve birçok ilklerin sistematik kurucusu olarak ölümsüzleşiyor ve bugün biz burada, onun dikili değil, yazılı eserleri üzerine hâlâ yazabiliyor, konuşabiliyoruz.
**
Birçoklarına göre Romalı bu mimar ve onun bu ölümsüz eseri, kendisinden 1400 yıl sonra vücut bulan Rönesans’ın en temel kaynaklarından biridir. – Leonardo da Vinci’nin Meşhur "Vitruvius’un Adamı" çizimleri bu iddiayı destekler. Bugün hala batı mimari estetiğinin temel değerleri birçoklarına göre ilk kez Vitruvius tarafından temellendirilmiş ve hakkıyla metne dökülmüştür. Ve hatta kitabı bitirdiğinizde büyük bir iyimserlikle Roma’nın bir kent olarak neden bir açık hava müzesi olduğuna ve Rönesans’ın neden İtalya’dan doğmuş olabileceğine dair olumlu ön yargılara sahip olabilirsiniz.
VİTRUVİUS'UN ADAMI |
Vitruvius’a göre bir ülke iyi bir mimari yapı ve görünüme sahip olmak istiyorsa, en başta “iyi” mimarlara sahip olmalıdır. Bunun da yolunun temelde, mimarlık eğitiminden geçtiğini vurgular ve bu sebeple eserinin 10 Kitap'ın ilki mimarlık eğitimi bahsi ile başlar. Vitruvius’a göre bir mimar sadece teknik ilimleri değil, bu teknik ilimlerin yanında aynı zamanda ve aynı yoğunlukta, edebiyat, hukuk, müzik ve felsefe - hususen Ahlak Felsefesi ve Doğa Felsefesi - dersleri tahsil etmelidir.
Mimari, Felsefe ve Diğerleri
“Felsefe, bir mimarı, yüce gönüllü kılar. Dolayısıyla kibrini kırıp ılımlı, adil, güvenilir ve tok gözlü olmasını sağlar ki, bu her şeyden daha önemlidir; çünkü güven ve namus olmadan hiçbir iş doğru yürümez. Hasis olmamalı bir mimar, sırf kesesini doldurmaya bakmamalı; adına leke sürdürmeden itibarını titizlikle korumalı. İşte felsefe bize tam da bu değerleri öğretir.”[2]
Genel çerçevede, Vitruvius’a göre bir mimar genel bir entelektüel çerçeveye hakkıyla sahip ve ahlaklı olmalı. Onun ahlak ve faziletli olma üzerine kitabının birçok yerinde yaptığı vurgu ise dikkate değer. "Mimar nasıl olmalıdır?" sorusuna cevap veren Vitruvius, yapıların nasıl olması gerektiğine dair düşünceleriyle devam ediyor, Çiğdem Dürüşken hocanın da işaret ettiği üzere yapılar hakkındaki temel hususlar şöyle:
Yalın, Doğal, Akılcı ve Kesin İlkeler
Vitruvius’a göre bir mimari yapı üç temel unsura sahip olmalı: Utilitas, Firmitas, Venustas. Yani, işlevsellik, sağlamlık ve estetik. Bugün muhtemelen mimarlık fakültelerinin, ilk derslerinde öğrencilerine öğretmeye çalıştığını umduğumuz bu temel unsurların, ilk kez yazılı olarak
Vitruvius’un kitabında dillendirilmiş olması elbette ki mühim. Ve fakat daha önemli olanı Çiğdem hanımın başka bir pasajda vurguladığı Vitruvius’un mimarlığa “Roma’lı bir bakış açısıyla zihnindeki her bina yalın, doğal, akılcı ve kesin ilkelere dayanan çizgiler taşır.” ifadesidir. Bu üç temel unsurun en temel kaynaklarından biri de o “Romalı bir bakış açısına sahip olmaktan” geçiyor. Bu ifadeden anlıyoruz ki Vitruvius’u ve eserlerini doğuran bir altyapı, alan ve gerçek var.
Otobiyografik ayrıntılar da taşıyan bu 10 kitap Vitruvius’un insani yönleri hakkında da ilgi çekici ayrıntılar sunuyor. Kendisini “Genel kültürün pınarlarından içmiş bir mimar.” olarak tanımlayan Vitruvius, bir mimar olarak yazılı bir eserin, taş bir yapıdan daha kalıcı olabileceğini bize gösteriyor. Kitaplarından anladığımız üzere; O yunan yazılı kültürüne hayran ve yazılı eserlerle ölümsüzleşebileceğini idrak etmiş biri. Dramatik bir şekilde bu kitabı yazma saiklerinden birinin de “eseriyle ölümsüzleşmek” olduğu muhakkak. Bunu birçok yerde vurguluyor. Bunda bir mimar, hatta bir saray mimarı olmasına rağmen saray için çalıştığı sırada daha çok savaş mühendisliği yapması ve Roma’da adının ihtişamını taşıyacak mimarlığını yaptığı önemli bir eserinin bulunmamış olması, Vitruvius’un ne kadar öngörü sahibi zeki bir adam olduğunu fazlasıyla kanıtlıyor.
Vitruvius’un bir diğer önemli yanını es geçmemek gerekir; o bütün bu kitaplarıyla geleceğe iz bırakan ve bir alanda yazılı ilk kurucu eseri bıraktığının farkında olan bir insan olarak açıkça bir intihale düşmez. Yazdığı bütün temel bilgilerin kaynağını- ki bu kaynak muhtemelen Klasik Grek Eserlerindendir, açıkça belirtir ve bu eserlere hayranlığını gizlemez. O bir mimar olarak ahlaklılığı savunurken, verdiği yazılı eserin müellifi olarak da bu tavrından vazgeçmez.
O belki mimari eserleriyle değil ama ahlaki duruşuyla mimarlık üzerine yazdığı bu derin kitapla, Latince mimarlık terimlerinin ve birçok ilklerin sistematik kurucusu olarak ölümsüzleşiyor ve bugün biz burada, onun dikili değil, yazılı eserleri üzerine hâlâ yazabiliyor, konuşabiliyoruz.
**
Bu kitap vesilesiyle üzerine değindiğimiz felsefi, kültürel ve tarihsel meseleler ışında Vitruvius’un bu kültleşmiş kitabını elinize aldığınızda aslında bu yazdıklarımızın çok ötesinde ziyadesiyle teknik bilgiler içeren bir kitabı edinmiş olduğunuzu göreceksiniz. Bir su çarkının nasıl yapılması gerektiğinden, yapıların inşaatında kullanılması gereken malzemelere, savaş aletlerinden renklerin yapılarda kullanımına değin birçok teknik bilgiyle karşılaşacaksınız. Bu sizi şaşırtmamalı, zira bu kitap Vitruvius’un da görmek istediği üzere bir “bilge bir mimarın” “teknik” bir kitabı, bu kitapta ne sadece teknik bilgiler ne de yalnızca mimarlık üzerine felsefi düşünceler var.
**
Bir Not;
“Mimarlık Üzerine” yıllar önce Latince aslından değil İngilizce bir edisyondan çevirisiyle Türkçeye kazandırılmıştı. Bir kitap - ki bu kitap kültleşmiş bir kitapsa - kendi ana dilinden çevrilmeyi muhakkak hak eder. Bu kitabı Latince aslından duru bir Türkçeyle ve metnin orijinalliğinden taviz vermeden çeviren Çiğdem Dürüşken şüphesiz büyük bir teşekkürü hakkediyor. Diğer bir gönülden teşekkür Alfa Yayınları'na; halihazırda Türkçede çevirisi bulunan bir kitabı hakkıyla yayınlayabilmek için bu çeviriye imkân sağlamalarına ve kitabın cildinden iç mizanpajına varıncaya değin özenilmiş olması bir takdirin yanında, Türk yayıncılık çevresi açısından da sevindirici ve umut verici bir duruş.
Bu metin Okur kitap dergisinin 4. Sayısından alıntılanmıştır.
[1] İşlevsellik, Sağlamlık, Estetik
[2] Mimarlık Üzerine, Vitruvius, Çev: Çiğdem Dürüşken, Alfa Yayınları, Syf: 26-27
**
Bir Not;
“Mimarlık Üzerine” yıllar önce Latince aslından değil İngilizce bir edisyondan çevirisiyle Türkçeye kazandırılmıştı. Bir kitap - ki bu kitap kültleşmiş bir kitapsa - kendi ana dilinden çevrilmeyi muhakkak hak eder. Bu kitabı Latince aslından duru bir Türkçeyle ve metnin orijinalliğinden taviz vermeden çeviren Çiğdem Dürüşken şüphesiz büyük bir teşekkürü hakkediyor. Diğer bir gönülden teşekkür Alfa Yayınları'na; halihazırda Türkçede çevirisi bulunan bir kitabı hakkıyla yayınlayabilmek için bu çeviriye imkân sağlamalarına ve kitabın cildinden iç mizanpajına varıncaya değin özenilmiş olması bir takdirin yanında, Türk yayıncılık çevresi açısından da sevindirici ve umut verici bir duruş.
Bu metin Okur kitap dergisinin 4. Sayısından alıntılanmıştır.
[1] İşlevsellik, Sağlamlık, Estetik
[2] Mimarlık Üzerine, Vitruvius, Çev: Çiğdem Dürüşken, Alfa Yayınları, Syf: 26-27
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumunuz alınmıştır. Teşekkür ederiz.