KORAY KAYTANCI - KLOZETİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

2018 yılı, Ağustos ayı ikinci haftası. Dolar oldukça yükseklerde seyretmekte, kendi paramız değerini kaybetmekte…İçinde bulunduğumuz durumun atlatılabilmesi adına siyasi değerlendirilmemesi gerektiğine inanıyorum. Amerika gibi bizim hiçbir zaman iyiliğimizi istememiş olan bir ülkeye kafa tutabilmek önemli ve gerekli. Ama bunun için minimum ithalat maksimum ihracat yapabilmek lazım. Bunu da ancak üretimi maksimum seviyeye çıkararak gerçekleştirebiliriz.

…Bir tarım ülkesi olduğumuzu unutmadan dışardan tarım ürünü almayıp tarımsal üretimi olabildiğince zenginleştirecek politikalar izlemeliyiz, kendi otomobilimizi gelecek konjonktürüne uygun bir biçimde (elektrikli) kendimiz yapmalıyız, teknolojik üretimin görünen basit ‘kaba’ kısmından ziyade ‘beynini’ geliştirebilecek mühendisler yetiştirmeliyiz, dışardan enerji alımını minimuma indirip tükenmez enerji kaynaklarına maksimum yatırımla enerji üretim hacmimizi artırmalıyız...

Ülke olarak her alanda 'tasarruf' etmeliyiz. En basitinden kendi çalışma ortamımızdan örnek verecek olursak, okullarda o kadar çok gereksiz enerji sarfiyatı olduğunu görüyoruzki. Tüm okul pansiyonlarının birçok bölümünün ampulü fotoselli (otomatik açılıp kapanma sistemi) yapılsa, ülke genelinde milyarlarca liralık elektrik tasarrufu olur. Bunun gibi her alanda hemen farkedilmeyen ama çöpe giden milli sermayemizden tasarrufa gidilse ülkemiz, geleceğimiz adına çok önemli adımlar atılmış olacağı kanaatindeyim. Gözümüzün önünde boşa giden bu devlet malı’nı görmeyip/umursamayıp bu yanlışlığın giderilmesini sağlamayıp, sadece bazı resmi makamlardaki kişilerin boş yere harcadığı giderleri kahve ağzıyla tartışmak vakit kaybetmekten öte bir anlam ifade etmeyerek, bizi hiçbir şeyle ilgili sorumlu hissetmemenin rahatlığına kavuşturmaktadır/kavuşturacaktır.

Fotoğraf Japonya tuvaletlerinden. El yıkama musluğu sifonun üstüne yerleştirilmiş. Sifon suyu için ayrıca boşa su gitmemiş oluyor. Tüm ülkeye yayıldığını düşünsenize böyle bir sistemin… Milyonlarca ton su tasarrufu... Japonya kolay Japonya olmuyor yani...Maalesef toplumumuzun her kesimi açısından düşündüğümüzde 'tasarrufu' çok da önemsediğimizi söyleyemeyiz. Küçük gibi görünen bu meselelerle ilgili İlber Ortaylı’nın deyişiyle ‘aman canım’ umursamazlığından kurtulmalıyız.

Her alanda oldukça gelişmiş bir ülke olan Japonya’nın bile bu küçük(!) ayrıntıyı düşünerek milli servetten tasarrufa odaklandığı bir dünyada, bizim ülke olarak yere bir damla bile boş yere su damlatma lüksümüz yoktur…