Keşmekeş ve bizi iki günde harcamaya hazır bir dünya. Telaşe ile koşuşturuyoruz bir sağa bir sola. Ne için koşuşturduğunun kim yeterince farkında? Nerede, derbederlik ve perişaniyet denizinde boğulmaya ant içmiş ruhlara sunulacak deva? Nice tiryak, nice merhem, nice çare vardır hakkı ile arayana. Evet, aramak; bazen kendini, bazen ötekini, bazen de ulaşılmaz olanı. Ararken hep istediğini mi almalı insan? Yeri geldiğinde durup, vazgeçmesi gerekenler olduğunu idrak edince onlara sırt çevirmesini bilmeli sanki. Sırt çevirme; bir küsmenin ötesinde, yoldaki taşları ayıklama hali. “Kalu bela”dan beri taşıyıcısıyız emanetin. Asıl sahibine teslim edinceye kadar müdafaa ile mesulüz o kıymetli can nimetinin. Ötekine bakıp sende olmayana kederlenmekle nedir varmak istediğin? Onda olup da sende olmayanın derdi içinde adeta bir irin. Yüreğini saran, içine dertler koyan bu yoldan vazgeçemeyiş ne de hazin. Benliğini tüketmeye başlayan düşmana karşı “sağlam irade” zırhını giyin. Bazen ufak bir iz beli
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar